MİLLÎ EDEBİYAT – VI
Test Özet
0 of 9 Sorular completed
Sorular:
Bilgi
Daha önce test değerini tamamladınız. Bu nedenle tekrar başlatamazsınız.
Test yükleniyor…
testbaşlatmak için oturum açmalı veya kaydolmalısınız.
Önce aşağıdakileri tamamlamanız gerekir:
Sonuçlar
Sonuçlar
0 of 9 Sorular answered correctly
Sizin zamanınız:
Zaman doldu
0 ile 0 puan (lar), (0) ulaştınız
Kazanılan Puan (lar): 0 of 0, (0)
0 Deneme Beklemede (Olası Nokta (lar): 0)
Kategoriler
- Kategorize edilmedi 0%
-
Testi tamamladınız. Cevapları kontrol ediniz.
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- Güncel
- İnceleme/Atla
- Cevaplandı
- Doğru
- Yanlış
-
Soru 1 of 9
1. Soru
I. İbnürrefik Ahmet Nuri Sekizinci
II. Musahipzade Celal
III. Aka Gündüz
IV. Reşat Nuri Güntekin
İsimleri numaranmış Millî Edebiyat Dönemi sanatçılarından hangisi ya da hangileri yalnızca tiyatro türünde eser vermiştir? -
Soru 2 of 9
2. Soru
Türk tiyatrosunun önemli oyun yazarlarından biridir. Oyunlarında daha çok geleneksel değerler ve tarihî gelişmeler çevresinde eski İstanbul yaşayışını konu edinmiş, anlatımda güldürü ögesine çokça başvurmuş, Şinasi gibi geleneksel Türk tiyatrosunu hatırlatan bir üslup geliştirmiştir. İstanbul Efendisi, Bir Kavuk Devrildi, Aynaroz Kadısı eserlerinden birkaçıdır.
Bu metinde tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir? -
Soru 3 of 9
3. Soru
Güllü Agop Efendi’nin Gedikpaşa Tiyatrosu temsillerine devam ettikçe tiyatroya merak salan sanatçı,Darülbedayi’nin ikinci kuruluşunda yönetim kuruluna üye seçilmiş, 1919-1922 yıllarında art arda kendi yazdığı, uyarladığı,çok tutulmuş, defalarca oynanmış vodvil ve komedileriyle o yılların sanat hareketlerinde ön planda yer almıştır. Eserlerinden bazıları Gücü Gücü Yetene, Kısmet Değilmiş ve Hisse-i Şâyia’dır.
Bu metinde eserleriyle tanıtılan sanatçı aşağıdakilerden hangisidir? -
Soru 4 of 9
4. Soru
MEHMET: Cesaretle yaratıldık. Bir Türk neferi en büyük kumandanı gibi düşünür, onun gibi söz söyler. Türkler için bu noktada kumandanla neferin farkı yoktur. (Zincirlerini şakırdatarak) İşte ben, vurduğunuz zincirleri küçümseyerek karşınızda duruyorum.
MONTİYE: (Hiddetle) Cüret istemez. Göstereceğin şiddete göre cezan çoğalır.
MEHMET: (Alayla) Siz harp esirlerini suçlular gibi mi cezalandırırsınız?
PAPAZ MARKAM: Senden intikam alacağız.
MEHMET: Bir milletin intikamı bir neferden alınmaz. Kandiye burçlarında Türk ordusu var… Oraya gidiniz.
Bu metnin oluşmasına imkân sağlayan zihniyet aşağıdaki fikir akımlarından hangisinin etkisi altındadır? -
Soru 5 of 9
5. Soru
Millî Edebiyat Dönemi’nde yaşanan sanatsal gelişmelerin en dikkat çekicilerinden biri olan ve İstanbul Şehremini Cemil Paşa’nın gayretiyle açılışı 27 Ekim 1914’te gerçekleşen —-, Osmanlı İmparatorluğu’nda kurulan ilk konservatuvardır. Teşkilatlanması Paris’ten davet edilen Andre Antoine tarafından üstlenilen bu kurum, özellikle oyuncularından biri olan Muhsin Ertuğrul’un sanat yönetmenliğine getirilmesinden sonraki verimleriyle Türk tiyatrosuna çağdaş bir ivme kazandırmıştır.
Bu parçada hakkında bilgi verilen tiyatro yapılanması aşağıdakilerden hangisidir? -
Soru 6 of 9
6. Soru
Aşağıdaki yazar-eser eşleştirmelerinden hangisi yanlıştır?
-
Soru 7 of 9
7. Soru
SAVLETİ: Yazıklar olsun, on iki burcun esamisini ezber edemedin, yazıklar olsun. Ben ise ilm-i nücuma vâkıf bir hayrûl halef yetiştireceğim diye beyhude yere izaa-i vâkıt edip duruyorum. Yazıklar olsun.
İRFAN: Efendi baba! İki yanlışım çıktı ise ne olmuş sanki. Yavaş yavaş öğrenirim.
SAVLETİ: Elinin körü olmuş. O zekâ, irfan nerede?
İRFAN: Buradayım Efendi baba.
SAVLETİ: Haydi çekil karşımdan. Seni cahil, nadan, biiz’an…
İRFAN: Kızacak ne var sanki.
SAVLETİ: Ne kadar ihtimam etsem nafile.
MENTEŞ: Üzülmeyin efendim. İnşallah saye-i âlinizde çalışır, arzu buyurduğunuz gibi âlim ve fâzıl olur.
SAVLETİ: Ah hiç ummuyorum Hacı Mimi, hiç… Ferhat Ağa nerede?
MENTEŞ: Bugün görünmedi efendim.
SAVLETİ: Kerimemi Ferhat Ağa’ya vermek istediğimi
sana söylemiştim. Ferhat Ağa’ya açtın mı?
MENTEŞ: Evet efendim. (Kendi kendine) Yine o mesele.
SAVLETİ: Ferhat Ağa’nın zaicesini yokladım, kerimemin yıldızıyla muvafık geldi. Remille tetkik ettim, arzum veçhile zuhur etti.
MENTEŞ: Pekâlâ efendim. (Kendi kendine) Ah şu iş bertaraf olamadı gitti.
SAVLETİ: İstiharelerim de iyi çıktı. Tesbih niyeti de… Ha…
Ne dersin?
MENTEŞ: Ne diyeyim efendim, zaiceler, remiller, istihareler.. tesbih niyetleri uygun gelmiş.. ama Ferhat Ağa uymuyor ağzını aradım reddetti.
SAVLETİ: (Hayretle) Ya… Neden?
MENTEŞ: Bilmem efendim. O kadar ısrar ettim kabul etmedi. Meğerse Ferhat Ağa evlenmiş.
SAVLETİ: Ya! Garip şey.. Bu sabah attığım remillerin kâffesi Ferhat Ağayı mücerret gösteriyordu.
MENTEŞ: (Kendi kendine) ne kuvvetli remil.
Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? -
Soru 8 of 9
8. Soru
AGOP: (Komşularına) Böyle güpegündüz fenerle ne arıyorlar ki?
MUHSİN: Kim bilir?
DİLÂVER: Burada bildiğiniz benekli bir adam var mı?
YUVAN: Ne dedin, benekli adam mı? Nideceksin oğul?
İRFAN: Yanağı benli, yanağı…
AGOP: Sabah sabah yola düşmüş benekli ararsınız, he?
Tavuktur ki, ya ki…Horoz ararsız.
DURMUŞ: A benim kızanlarım, Tavuk Bazarı buraya çok irak. Tee! Çemberlitaş’ın yancağızında.
İRFAN: Tavuk aramıyoruz, adam arıyoruz, adam!
YUVAN: Aman Allah şu İstanbul’da daha neler işideceğim. Adamın beneklisi olur mu?
Bu metnin dil ve anlatım özelliği için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? -
Soru 9 of 9
9. Soru
AYNI KÖYLÜ: Yürüyorken sabahleyin burada
Yolda gördük bir insan iskeleti
O kadar parça parça olmuş eti
Onu kurtlar bu hâle koymuştur
(İhtiyar çılgın bir halde atılır. Köylüler bu anda şaşırarak teskereyi yere bırakmışlardır. İhtiyar teskerenin üstündeki çulu atar, elleriyle araştırır, et ve kemik yığınları arasında oğlunun kırmızı kuşağının bir parçasını ve mintanının lime lime olmuş yakasını bulur. O zaman sanki mezardan gelen iniltili bir sesle)
İHTİYAR: Nail’im, Nail’im, o baykuştur
En felaketli düşmanın bence.
Seni baykuştur öldüren bu gece.
(Çulu uzaklara fırlatarak)
Böyle bir eski çul mudur kefenin?
Kar boyandıkça al kanın senin,
Ölüyorken baharı andın mı?
Parçalandın mı, parçalandın mı?
(Feryat ederek oğlunun cenazesini göğsünde sıkarken gene baykuş, hain ve lakayt öter, öter. Yolcu ve köylüler mahzun, diz çöküp cenazenin başucunda duaya başlarlar ve perde kapanır.)
Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?