PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE – 2
Test Özet
0 of 8 Sorular completed
Sorular:
Bilgi
Daha önce test değerini tamamladınız. Bu nedenle tekrar başlatamazsınız.
Test yükleniyor…
testbaşlatmak için oturum açmalı veya kaydolmalısınız.
Önce aşağıdakileri tamamlamanız gerekir:
Sonuçlar
Sonuçlar
0 of 8 Sorular answered correctly
Sizin zamanınız:
Zaman doldu
0 ile 0 puan (lar), (0) ulaştınız
Kazanılan Puan (lar): 0 of 0, (0)
0 Deneme Beklemede (Olası Nokta (lar): 0)
Kategoriler
- Kategorize edilmedi 0%
-
Testi tamamladınız. Cevapları kontrol ediniz…
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Güncel
- İnceleme/Atla
- Cevaplandı
- Doğru
- Yanlış
-
Soru 1 of 8
1. Soru
Jerome, denemelerinde birçok konuya dalıyor ve aynı zamanda mutlu insanla mutsuzları bir kenara ayırıyor. Gerçek mutsuzluğun yönlendirmelerden ve şekil verme çabalarından kaynaklandığını sezdirirken metinleriyle insanın rahat bırakılması çağrısında bulunuyor bir bakıma. Jerome, lafını sakınmayan bir yazar. Dünyayı ve yaşamı bambaşka bir forma sokmaya çalışanlara da sesleniyor: “Yaprakları ve çiçekleri tarayıp öldürebilirsin ama hayatın kökleri, senin orağının koparamayacağı kadar derinde! Doğanın giysilerini yeniden tasarlıyorsun ama onun nabız atışını birazcık bile değiştiremezsin. Dünya, senin yasalarına uygun dönüyor ama insanoğlunun kalbi, senin krallığından gelmiyor çünkü onların doğum gününde, binlerce yıl sadece dün gibidir.”
Bu parçada sözü edilen yazarla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 2 of 8
2. Soru
Samuel Noah Kramer adlı Sümerolog, yazının ilk örnekleri olan Sümer tabletlerini incelemek üzere İstanbul’a, Eski Şark Eserleri Müzesi’ne gelir. 1951 yılında Kramer, eline aldığı “2461” numaralı tablet karşısında heyecanlanır. Bir aşk şiiridir elinde tuttuğu. İnsanlık tarihinin yazılı ilk aşk şiiri. Bu şiir, çiviye alınan dünyanın yazılı ilk aşk şiiri, bir Sümer tabletidir ve de bizim elimizde yani İstanbul’dadır. Zaten bu şiir yurt dışına kaçırılmış olsaydı varlığından hepinizin haberi olurdu. Çünkü tableti kaçıran ülke, onu öylesine allayıp pullayıp sunardı ki 14 Şubat günü tabletin önünde kuyruklar oluşurdu uzun uzadıya.
Bu parçadan sözü edilen tabletle ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 3 of 8
3. Soru
Bostancı’nın adı, kimi kaynakların söylediği gibi, burada çok bostan olduğu için böyle değildir. Osmanlı Dönemi’nde, İstanbul’u Anadolu’ya bağlayan ana yol Bostancı’dan geçiyordu. Kentin bu doğu sınırında, bir Bostancı Derbendi yani karakolu kuruldu. Bu karakol, İstanbul’a giriş-çıkışları kontrol ediyor, kentte işi gücü olduğunu kanıtlamayan ya da kentte yaşayan bir kefil gösteremeyenleri buradan geçirmiyordu.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
-
Soru 4 of 8
4. Soru
Geldikleri dünya ile gittikleri dünya arasında fark yaratan insanlar olmasaydı acaba ne olurdu? İyi ki o insanlar var olmuşlar, iyi ki dünyada hâlâ farklı düşüncelerle karşılaşabiliyoruz. Barışın, kurtuluşun bayrakları olmuş ve canlarını dünya barışı için, ülkelerinin kurtuluşu için ölüme yatırmış bu kahramanlar aslında büyük insanlık ülküsünün büyük insanlarıdır. Albert Einstein. Evet, o hepimize dil çıkaran adam. Dünyayı bir oyun bahçesi olarak görenlerden, dünyaya oyun için gelenlerden. Oyunu seven bu çocuklar büyüyünce de oyun oynayarak büyüdükleri için dünyaya teşekkür etmeyi unutmuyorlar tabii. Böyle keşifler, buluşlar, devrimler, yenilikler filan yapıp gidiyorlar.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 5 of 8
5. Soru
İbn Battuta, Orta Çağ olarak bilinen Batı’da bilimin baskılanıp ayaklar altına alındığı karanlık dönemde, gezegen üzerinde en fazla yol kat eden isimdir. Yaptığı bütün bu geziler sayesinde “İslam Gezgini” unvanına layık görülmüştür. Yolculuğu 1325 yılında, yirmi bir yaşındayken doğum yeri olan Fas’ta başlamıştır ve tam 5000 kilometre yol kat ederek Arap Yarımadası’ndaki Mekke’ye uğrayarak hac farzını yerine getirmiştir. Ömrünün yirmi dokuz yılını alan yolculuğu boyunca Asya, Avrupa ve Afrika’da sayısız bölgeye gitmiş, toplamda 121. 000 kilometre yol kat etmiştir.
Bu parçadan İbn Battuta’yla ilgili aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 6 of 8
6. Soru
Cumhuriyet Dönemi’nde roman eleştirileri “tezli roman” ve “millî roman” üzerine yoğunlaşmıştır. Edebiyat dünyası ve eleştirmenler “Anadolu’yu ve Anadolu insanını” işleyen romanlar yazılmasının beklentisi içindedirler. Bu beklenti “tezli roman” yazılmalı mı yazılmamalı mı tartışmasını gündeme getirmiş, Nurullah Ataç ve Yakup Kadri bir eserin içinde bir tez ileri sürülüyorsa bunun sanatçının kabiliyetiyle eserin içine sindirilebileceğini savunurken Yahya Kemal ve Peyami Safa edebî eserde herhangi bir tezin işlenmesinin eserin sanat değerini gölgeleyeceğini düşünmüş ve buna karşı çıkmışlardır.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 7 of 8
7. Soru
Bilim tarihinde pek az bilim adamı Louis Pasteur ölçüsünde insan yaşamını doğrudan etkileyen buluşlar ortaya koymuştur. Günlük dilimize bile geçen “pastörizasyon” terimi onun buluşlarından yalnızca birini dile getirmektedir. Kristaller üzerindeki kuramsal çalışmalarının yanı sıra kimi hastalıklara bağışıklık sağlama yolundaki çalışmaları, bu arada özellikle “şarbon” denen koyun ve sığırlarda görülen bulaşıcı hastalıkla kuduza karşı geliştirdiği aşı yöntemi, ona dünya çapında ün kazandırmıştır. Bugün Fransa’da pek çok bulvar ve alan onun adını taşımaktadır. Kendi kurduğu “Pasteur Enstitüsü” dünyanın önde gelen araştırma merkezlerinden biridir.
Bu parçada Louis Pasteur’le ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 8 of 8
8. Soru
“Elveda Güzel Vatanım”, Ahmet Ümit’in sanıyorum en iyi romanı. Bu tür değerlendirmelerde hep en yenilerin bir nebze avantajlı olmasından dolayı sanıyorum dedim. Yıllar boyu severek okuduğum diğer Ahmet Ümit romanlarına “Sis ve Gece”ye ya da “Patasanaya” ya da “Kukla”ya haksızlık etmek istemem. Ama Ahmet Ümit’in bu kez, son yıllardaki eğiliminin dışında değilse de üstünde bir roman yazdığı muhakkak. Ahmet Ümit, her romanını bir konu, bir tema etrafında kuruyor. “Sultanı Öldürmek”, Fatih ve Fetih; “Beyoğlu’nun En Güzel Abisi” Beyoğlu ve kentsel dönüşüm; “Beyoğlu Rapsodisi” bu semtin tarihi;“İstanbul Hatırası” bu kentin tarihi; “Bab-ı Esrar” ise Mevlana üstüne yazılmış birer roman gibidir. Ahmet Ümit bu kitaplarda suç ve cinayetin gerilimli hikâyesini anlatırken bir yandan da ele aldığı konuyla ilgili bilgi verir.
Bu parçadan Ahmet Ümit’le ilgili aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?