11.Sınıf Dil ve Anlatım Test 20

1, 2 ve 3. soruyu aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.

Reşat Nuri Güntekin, 25 Kasım 1889 tarihinde İstanbul’da doğdu. Öğretim hayatı boyunca birçok ili gezen Güntekin, ilköğrenimine Çanakkale’de başlamıştır. Daha sonra İzmir’deki Frerler Okulunda bir süre öğrenim görüp sınavla girdiği Darülfünun Edebiyat Şubesini 1912’de bitirdi. Güntekin 1927’ye kadar Fransızca ve Türkçe öğretmenliği ve müdürlük görevini üstlenmiştir.

Bu parça aşağıdaki türlerden hangisine örnektir?

Bu parçada geçen aşağıdaki sözcüklerden hangisinin anlamı kullanıldığı cümleyle bağdaşmamıştır?

Parçada dil hangi işlevde kullanılmıştır?

Ankara’nın Haymana ilçesinin Küçükyağcı köyünde 15.05.1975 tarihinde beş çocuklu bir ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelmişim. İlköğrenimimi köyümüzde bulunan okulda tamamladıktan sonra, lise için ilçenin tek okuluna kaydedildim. Liseden sonra Ankara’da Hacettepe Üniversitesini okudum ve mezun olduğum 1997 yılında özel sektörde çalışmaya başladım.

Bu parça aşağıdaki türlerin hangisinden alınmıştır?

Yazarın gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda güncel sosyal ve siyasal olayları kanıtlama gereği duymadan, konuşma diline yakın, iğneleyici, alaycı bazen de eleştirel bir sohbet üslubuyla değerlendirdiği kısa düşünce yazılarına —- denir.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

Aşağıda verilen terimlerden hangisi karşısındaki açıklamayla ilişkilendirilemez?

I. İlk gençlik yıllarımızda İstiklal Caddesi’nde yeni yetme “aylak adamlar” olarak bir aşağı bir yukarı gezinirken, Tokatlıyan Oteli Kahvesi’nin Cadde-i Kebir’e bakan büyük ve yekpare canlı vitrininde, Üstad’ı görmüştüm birkaç kez. Tıpkı şimdi Yıldız’a taşınmış olan heykelinde göründüğü gibi iki eliyle bastonuna dayanmış, önünden geçenleri dalgın dalgın seyrediyor gibiydi.
13 Aralık 1912

II. Bu sabah saat beşte yola çıktık. Yunan’a savaşçı gidiyormuşuz. Oysa her erde yüz fişek bile yok. Bu kadar cephane ile savaşa değil ava bile gidilmez. Bundan başka, topumuz yok, süvarimiz yok. Kısacası tümenin ekmeğe, tuza varıncaya kadar hiçbir şeyi yok.

Birincisi “anı”, ikincisi “günlük” metninden alınan bu iki paragraf karşılaştırıldığında aşağıdakilerden hangisini söylemek yanlış olur?

Modern resimleri anlaşılmaz birer biçim dünyası, birer bilmece olarak görenler bu resimlere eski resim anlayışı ile yani tasvir ve anlam arayarak bakanlardır. Bu resimlere bir camiye bakar gibi bakmaya alışmalıyız. Ressamın fotoğrafçı veya şair olmasını istemeye hakkımız yoktur. Modern ressam, süsleyici değerleri birinci plana getirmekle eskisinden çok daha geniş bir kitleye seslenmekte ve halkın daha kolaylıkla hoşlanabileceği bir sanat yaratmaktadır.

Deneme metninden alınan bu paragrafla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

Ay, dünya ve güneşin yörüngede aynı hizaya girmesi ile ayın aldığı kızıl renk kanlı ay tutulmasını akla getirdi. Bu tür ay tutulması beş yüz yılda sadece üç kez gerçekleşti. Ay tutulması Türkiye saati ile gündüz dokuzda başladı. Bu nadir olayı gözlemleyenler, uzun süre şaşkınlıklarını üzerinden atamadı. Bu nadir ay tutulması hadisesinde dünyanın ayın üzerine düşen gölgesi kızıl bir renk alıyor. Uzmanlar bunu kanlı ay tutulması olarak adlandırıyor. Fakat ülkemizde gündüz olması sebebiyle bu olay gözlemlenemedi.

Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

I. Ben, sanatı ve edebiyatı insan varlığının en kutsal yaratışlarından biri sayarım. Gerçek sanat eserlerinin de yarına geçecek değerde olduğuna inanan sanatçıların ellerinden çıkmış olanlar arasında bulunacağına inanıyorum. Zaten bana bu satırları yazdıran da bu inanış oldu. Tabii yarını, geleceği masal sayanlar, günü gününe yaşamakla yetinenler, diledikleri gibi düşünüp yazarlar. Bu, onların bileceği iştir.

II. Yakup Kadri’nin 1922’de yayımlanan “Yaban” romanı, yazarın en beğenilmiş ve en çok okunmuş yapıtıdır. Bunda, konusunun 1930’lu yılların toplumsal düşüncelerine denk düşmesi kadar, yazarın öteki yapıtlarına göre daha basit, okunması daha kolay olması da etkin olmuştur denebilir. Yazar, Sakarya Savaşı’ndan hemen sonra Tedkik-i Mezâlim Heyeti’ne (Yapılan Zulümlerin İncelenmesi Kurulu) görevli olarak katılmış, düşmanın çekilirken zarar verdiği yerlerde gözlemlerde bulunmuş, bunları sıcağı sıcağına öykülerinde kullanmıştır. Ahmet Celâl’in anı defteri biçiminde yazılan Yaban’ın temel malzemesi de yine bu gezi sırasında edindiği gözlemler ve izlenimlerdir.

Birincisi “deneme”, ikincisi “eleştiri” metninden alınan bu parçalardan hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?