PARAGRAFTA YARDIMCI DÜŞÜNCE – 1
Test Özet
0 of 8 Sorular completed
Sorular:
Bilgi
Daha önce test değerini tamamladınız. Bu nedenle tekrar başlatamazsınız.
Test yükleniyor…
testbaşlatmak için oturum açmalı veya kaydolmalısınız.
Önce aşağıdakileri tamamlamanız gerekir:
Sonuçlar
Sonuçlar
0 of 8 Sorular answered correctly
Sizin zamanınız:
Zaman doldu
0 ile 0 puan (lar), (0) ulaştınız
Kazanılan Puan (lar): 0 of 0, (0)
0 Deneme Beklemede (Olası Nokta (lar): 0)
Kategoriler
- Kategorize edilmedi 0%
-
Testi tamamladınız. Cevapları kontrol ediniz…
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- Güncel
- İnceleme/Atla
- Cevaplandı
- Doğru
- Yanlış
-
Soru 1 of 8
1. Soru
Kültürü gelecek kuşaklara aktaran ve öğreten, dildir. Diğer bir deyişle dil olmasaydı kültür ve uygarlık da olmazdı. Demek ki bugünkü kültür ve uygarlığın varlığı, dil ile doğrudan ilintilidir. Medeniyet, insanlığın bilim ve teknolojideki ilerlemeyle ulaştığı ortak nokta olarak tanımlanabilir. Öyleyse kültür toplumların kendi öz malı, uygarlık ise insanlığın ortak hazinesidir. Dil olmasaydı uygarlık da olamazdı. Hayvanlarla aramızdaki temel fark burada görülüyor. Düşünsenize hayvanlar da bir kültür ve bilgi birikimine sahip olsalardı insanın durumu ne kadar acı olurdu.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 2 of 8
2. Soru
Birisi karşınıza çıkar da “Atın kim?” diye sorarsa sakın şaşırmayın. Bilin ki o, bir Kırgız’dır ve sizden adınızı söylemenizi istemektedir. Ad sözcüğü yalnızca bizim dilimizde ve Azerbaycan Türkçesinde kullanılmaktadır. Özbek, Tatar, Kırgız, Uygur ve Kazak gibi Türkçe konuşan öteki tüm halklarda ad sözcüğü ile at sözcüğü aynı anlamdadır. Bunun nedeni yüzyıllar öncesinde bir Türk’ün atıyla birlikte anılıyor olmasıdır. Tarihî bir kişilikten “Ata” diye her söz edişimizde, atını anıyoruz aslında! “Ata”lardan söz edince Yavuz Sultan Selim’in şu öyküsünü anlatmadan olmaz: Yavuz Sultan Selim, çok sevdiği bir atını bakıcılara verirken “Bu atıma iyi bakın. Her kim ki atımın öldüğünü bana söyler, bilsin ki ben de onu öldürürüm.” uyarısında bulunmayı ihmal etmez.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 3 of 8
3. Soru
Yazı yazmaya başladıktan bir süre sonra -ki bu bazılarında birkaç yıl, bazılarında ise on yıllara sarkan bir süreç içerisinde kendisini gösterebilir- öyle bir an gelir, artık yazmak namus borcu gibi bir şeydir. Bağımlısından öte tiryakisi gibi bir ucube olup çıkmışsınızdır. Yazmasanız dayanamayacağınızı, nefesinizin tıkanacağını, hareket edemeyeceğinizi zannedersiniz. Yazdıkça hava almaya, kalp ritmlerinizin düzenli atmaya başladığına yeniden şahit olursunuz. Kimi yazarlar bunu düzenli alışkanlık ve ritüeller içerisinde gerçekleştirir, günlük olağan bir uğraşı haline getirir. Kiminde ise bir duygu ve fikir patlaması oluşana kadar sabırla bekler, patlayınca da ardı arkası gelmez, kesilmez. Anlatacağı bir şeyi olmayan yazar ne yapar, ne anlatır, ne yazar? Eski yazdıklarıyla avunur durur. Oysa zaman denen güç, sürekli ensesindedir. Ona karşı direnen, direnişini başarılı kılmış kim var ki?
Bu parçada yazma süreciyle ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 4 of 8
4. Soru
Myanmar’da bir petrol rafinerisinde güvenlik şefiyken maruz kaldığı petrokimya gazlarının akciğerlerini hasara uğratması sürpriz değil. Dört kez zatürre geçiren George Orwell’in tedavi süreçlerindeki gözlemleri “Yoksullar Nasıl Ölür?”e yansıdı. Sefil bir Paris hastanesinde sırtına içinde kibrit yakılan bardakların yapıştırılması, oluşan şişliklerin yarılıp taze yaralar üzerine hardal lapası basılması bu tecrübelerden sadece biridir. İspanya İç Savaşı’nda 1,90 metrelik boyuyla ayakta dikilirken boynuna giren mermi onu öldürmedi. Ünlü eseri “Bin Dokuz Yüz Seksen Dört”ü yayımladıktan sonra hasta ciğerleri yüzünden yattığı hastanede, sessiz sedasız ve orada evlendiği Sonia’yı bir kenara koyarsak bu dünyayı kimsesiz terk etti. Ross, başarısızlık takıntısı olan Orwell’in âdeta bütün yazarların aklını okurcasına söylediği bir sözünü hatırlatmış: “İçeriden bakıldığında her hayat bir dizi yenilgiden ibarettir.”
Bu parçada George Orwell’le ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 5 of 8
5. Soru
Yıllar boyunca yalnızca ağrı kesici özelliği bilinerek kullanılan Aspirin’in, pek çok hastalık ve sağlık sorunu üzerindeki olumlu etkileri yıllar içerisinde yapılan araştırmalarla kanıtlandığı 1940’lı yıllarda, California’daki bir doktor, ağrıları için Aspirin verdiği hastalarının kalp krizi geçirmediğini gözlemledi. Bu olumlu etkinin ne yolla gerçekleştiğinin anlaşılması ise yirmi beş yıl aldı. Yıllar içerisinde hakkında yapılan sayısız araştırmayla Aspirin’in ezilerek maskesi yapıldığında yüzümüzdeki akne, sivilceler ve lekeler için olumlu etkisinden, kanser konusundaki koruyuculuğuna kadar geniş bir yelpazedeki pek çok yararı ortaya konuldu.
Bu parçada Aspirin’le ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 6 of 8
6. Soru
Sanatçının şu gördüğümüz dünyayı, buradaki nesneleri, insanları, elinden geldiğince onlara sadık kalarak yansıttığına veya yansıtması gerektiğine inanır bu kuram. Doğalcı olan bu anlayışa göre sanatçı bize hayatı veya hayatın bir parçasını, bir yönünü, bir kesitini olduğu gibi sunar. Yüzeysel bir gerçekliğin kopyasıdır eser. Bu basit yansıtma (benzetme) anlayışının Eski Yunan’da yaygın olduğu anlaşılıyor. Hepimizin bildiği hikâyeler vardır bu konuda. MÖ V. yüzyılın sonlarında resimleriyle ün salmış olan Zeuxis, elinde üzüm tutan bir çocuğun resmini yapmış ve üzümler öylesine gerçek gibi duruyorlarmış ki kuşlar gelip yemeye kalkışmışlar. Bundan dolayı övüldüğü zaman, Zeuxis, üzülerek “Çocuğun resmini daha iyi yapabilseydim kuşlar ondan korkardı.” demiş.
Bu parçada sözü edilen kuramla ilgili aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?
-
Soru 7 of 8
7. Soru
“Noktalama işaretlerinden yoksun bir metin yazabilir misin?” diye sordum kendime. Belki sadece nokta kullanarak ya da sadece ünlem işaretiyle. Yahut da sadece ağır başlı bir virgülle, uzunca bir metnin sonunu getirebilir miyim, diye düşündüm. Bu yazıyı noktalama işaretlerinden kendimi sakınarak yazmaya giriştim ilk etapta. Elbette biliyordum böyle bir metinde bunu denemenin sonuç vermeyeceğini. Zira bunun yeri edebî metinler. Bunun kolay olmadığını bir kez daha anladım bu küçük girişimimle. Bunu deneyen büyük isimler var edebiyat tarihinde. Örneğin sadece virgül kullanarak upuzun cümleler kuran Kolombiyalı usta Gabriel Garcia Marquez ya da “Ulysses”in bir bölümünü noktasız, virgülsüz kaleme alan James Joyce… Beri yandan bazı sözcüklerden ve hatta harflerden tasarruf ederek yazanlar da mevcut.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?
-
Soru 8 of 8
8. Soru
Yahya Kemal bir tutarlılıktır, şiirsel mayası bakımından soylu bir Türk şairidir. Daha doğrusu bir Osmanlı şairidir. Osmanlılığı, dilinden, vezninden, tarzından gelmez. Şiirleri, Osmanlı kavramının bütün özelliklerini, niteliklerini taşır. Bütün ömrü boyunca, bir kültür yokluğunun, ulusun kendi yaratıp geliştirdiği, salt kendi değerlerine dayanan bir kültürün yokluğunun azabını duyar, sıkıntısını çeker.
Bu parçadan Yahya Kemal Beyatlı’yla ilgili aşağıdakilerden hangisine ulaşılamaz?